Terapi bir bağ kurma sürecidir ve yaşamla, bireylerle ve gerçeklikle kurulan bağlarda sorun yaşayan veya bağ kuramayan herkes terapiye uygundur.
Terapiye bizi getiren etken yaşamımızda belirgin son zamanlarda yaşanan taze bir olay da olabilir. Ya da yaşam içinde yoğun hissedilen ve hayatı bloke eden ait hissetmeme, güvensizlik, daimi devam eden korku ve kaygı duyguları, var olmama arzuları da getirebilir.
Terapiye geliş esasta varoluş hikayesini engelleyen çevresel ve içsel faktörlerin fark edilmesine yöneliktir. Tüm geliş sebepleri geçmişi ve şimdisi ile buraya çıkar.
Varoluş kıymetlidir ve yaşamda herkesin var olmaya hakkı vardır. Ancak bazen varoluşumuzu engelleyen geçmiş travmalar, öğrenilen mitler veya geleceğe dair kaygılar var olamadan geçen bir ömür getirir. Bu durum büyük bir depresiflik ve ruhsal sancı getirir, çünkü kendi varoluşumuzu yaşayamamak kadar yaşamda sessizce ilerleyen başka bir hastalık yoktur. Bir kanser gibi sessizce bireyi tüketen bu tema bireyin varoluş arzusu ile bireyi terapiye başlatır. Bazı bireylerde var olma motivasyonu o denli yok olmuştur ve çaresizlik yoğundur ki bu sürecin devamında öz kıyım başlayabilir.
Varlığımız çok kıymetli. Ve hepimiz kendi biricik sebeplerimiz ile dünyaya geldik. Var olup kendi hikayemizi yaşayarak kendimize ait biricik deneyimlerle dolu bir yaşamımız olması dileğiyle…
Uzm. Klinik Psikolog Sümeyye Arslan