Ay: <span>Mayıs 2020</span>

Narsistik Bir Annenin Kızından Mektup

Canım çok yanıyor. Dünden beri durup durup aklıma geldikçe ağlıyorum. Geçmişi düşünüyorum. Herşey yerine oturdukça daha da bir üzülüyorum. Ama yine fark ediyorum ki en ağrıma giden hep hatalarını kabul etmeyip sürekli başkalarını ve beni suçluyor olman. Kırdığın kalbin sorumluluğunu alamayacak kadar yüreksiz olman. Meğer ben hep kendi yaralarımı kendim sarmak zorunda kalmışım. Oysa ben seni affetmek istiyordum anne. Affetmek için sana kızgınlığımı, kırgınlığımı anlatıyordum. Yaramı gör, kabul et ve sar diye. Üflesen geçerdi anne. Öpsen, sarsan, kalbimi özürünle sıvazlasan o yara geçerdi. 

Çocuktum ve çocuk yüreğimi nasıl tamir edeceğimi bilmiyordum. Esasen tamir nasıl edilir hiç görmemiştim senden. Ne kendimi, ne de başkalarını tamir edebiliyordum. 

Yaralarım hep derinleşti ve apse yaptı anne. Oysa inan ben senden senin benden beklediğin gibi kusursuzluk beklemiyordum. Hatalarınla da sevebilirdim seni. Keşke sen de sevebilseydin kendini. Hataların o kadar ağır geliyordu ki sana bir özürün ile iyileşecek yüreğimdeki tüm acılardan daha baskın gelen kibrini dinledin anne. Sen buna gurur diyordun. Oysa benim gözümde her özür dileyişinle daha da yücelirdin anne.

Haklı olman, iyi olmamın önüne ne çok geçti dimi anne. Sen haklı ol anne. Hep haklı kal. Benim yalnız, kimsesiz hissetmem pahasına da olsa haklı ol anne.

Beni ne çok unuttun, benim yerime her yerde oysa ne çok inisiyatif sahibiydin anne. Ben yoktum ama benim yerime aldığın iyiliğim kisvesi adı altında o kadar çok tercih vardı ki…

Hayatıma yeni bir şeylerin girmesinden çok korktum anne. Onlarda sen gibi olacaklar diye, onlarda özür dilemektense beni suçlayacaklar diye çok korktum. Hep kaçtım. Kendim hariç herkezden kaçtım.

Sonra seni içimden çıkarmak istedim ama yaşamla göbek bağım kesiliyor gibiydi anne. Sensizlik de senin varlığında acı vericiydi. Ama sahibi olmadığım suçluluk duygusu altında da ezilmekten çok yorulmuştum.

Şimdi ise yalnızım. Kendime, içimde senin yetersiz bulduğun o küçük kız çocuğunu bulmaya ve ona sarılmaya çalışıyorum. Ona onun etiketlendiği, suçlandığı ne varsa onların o olmadığını söylemek istiyorum. Ona tüm etiketlerin üstündeki gerçek olmayan ağırlıklarının seni güçlü hissettirmesi için, ne de büyük devasa bir yükle başa çıkmış harika bir annesinleri çevreden duyabilmen için değiştirildikleri gerçeğini, sana öfkelenmek uğruna, güvensiz hissetmek uğruna da olsa söylemek istiyorum.

Ona sevilmeyecek biri olmadığını, senin sevmeyi beceremediğini anlatmak istiyorum. Senin sarmadığın yaraları bugün senin ölümünle artık sadece benim sarmak zorunda olduğumu biliyorum.

Yaralarımı sarıp seni affetmek istiyorum anne… İçime bakışlarım ve öfkem hep bundan… Seni affetmek istiyorum.

Uzm. Klinik ve Endüstriyel Psikolog Sümeyye Arslan

Pandemi Sonrası Ofise Dönüş!

Uzun bir aradan sonra iş yerlerine yavaş yavaş dönüşün yapıldığı bir süreçle güne merhaba diyoruz. Zorlu ve çok korkulu geçirdiğimiz son dönemlerin ardına hastalığın kontrol altında seyrettiği ve buna destek olmak adına evlerimizde beklediğimiz, işlerimizi evlerimizden yürüttüğümüz bu dönemin ardına baharın yenilenerek gelmesi gibi gündemimiz ve iş ortamlarımızda yenilenerek geliyor. İçimizde daha bir umut dolu, daha sakinliği hissederek devam ettiğimiz bu günlerde güzel hislerimizi sürdürmemiz iyi olsa da bu motivasyonumuza gerçeğin yansımaları olarak da devam etmeliyiz. Yani bu döneme erken bir bayram havası ile başlamak değil, olan bu güzel ve daha kontrolde olan sürecin devamlılığı için hijyenimize ve sosyal mesafemize dikkat ederek bu süreci götürmeye dikkat etmeliyiz. Kişisel eşyalarımızda yine şahsi kullanımda ilerlerken maskelerimizi de muhakkak takmalı, ellerimizi 20 saniye yıkayarak hijyenimize devam etmeliyiz. Kaygılarımızın azalması güzel ve yavaş yavaş bu dönem daha iyi bir dönüşümle gelecek. Bu günlere kavuşma sürecini sağlayabilmek için şu anki hayatımızda covitten korunma ritüellerimize dikkat etmeli ve kaygılarımız azalsa da insani ve doğal olan bizi yaşamda tutacak gerçeğe yönelik kaygımızla birikte temizlikteki hassasiyetlerimizi korumamız gerekmektedir. Daha iyi ve daha güzel günler gelecek. Baharın tomurcuklar ve büyük enerjilerle çiçekler açması gibi dönemimizde çiçekler açıyor ve iyi günlerin ilk tomurcuklarını görüyoruz. Çiçekleri ve tomurcukları erken koparmayalım ki meyveye dönüşebilsin. Şuan yaşamımıza meyveleri olgunlaşmış ağaç muamelesi yapmak değil de güzel çiçeklerinin açışı ile o güzelliklere bakıp hayran olmak, daha güzel günlerin geleceğini bu çiçeklerin meyveye dönüşeceği inancını yaşamak, şimdinin mutluluğunu, ümidini yaşarken çiçekleri muhafaza etmek sonunda meyve almamıza yardımcı olacaktır. Hep birlikte sağlıklı ve özgürce sevdiklerimize sarıldığımız günlerde görüşmek dileğiyle…
Uzm. Klinik ve Endüstriyel Psikolog Sümeyye Arslan

Boşanmaya Sürükleyen İletişim Hataları

Araştırma sonuçlarından yola çıkılarak, bir evliliğin devamında en kritik iki dönem tespit edilmiş: Birinci dönem, …

Başakşehir Oyun Terapisi

⭐Oyun Terapisi nedir? Oyun ve oyuncaklar aracılığı ile çocukların kendilerini ve ihtiyaçlarını ifade etmelerine …

Grup Ve Etkileşim İhtiyacı

Kültürümüz bize kişisel biricikliğimizi öğretir ancak daha derin bir düzeyde zar zor bireysel organizmalar olarak …