
Bağlanma Stilinin İlişkilerimiz Üzerindeki Etkisi
Kendinize göre mutlu bir ilişki yaşamıyorsanız, yaşamınız boyunca doğru ilişkiyi bir türlü bulamamışsanız ve deneyimlediğiniz ilişkilere takılıp kalmış gibi hissediyorsanız bunun nedeni bağlanma stiliniz olabilir.
İnsan ilişkilerini hepimiz ilk ilişkilerimizden öğreniriz. İlk ilişkilerimiz ise ebeveynlerimiz ya da ilk bakıcılarımızla gerçekleşmektedir. Bebek ve ebeveyni (ya da bakıcısı) arasındaki ilişkinin niteliği, bebeğin ilerleyen yaşlarında kuracağı ilişkilerin temelini oluşturur. Bu sebeple ebeveynlerimiz ile aramızda oluşan bağın niteliğini öğrenmek ve bağlanma stilimizi anlamak ilişki problemlerimizin kökenini bulmamızda yardımcı olacaktır.
İdeal olarak ebeveynler çocukların güvenliğini ve korunmasını sağlarlar, çocuklar da ihtiyaçları karşılandığı için ebeveynlerine güvenmeyi öğrenirler. Bunun sonucunda da, çocuk ile ebeveyni arasında güven duygusunun temel olduğu bir bağ oluşur. Çocuğun ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı durumlarda ise çocuk ebeveyni ile arasındaki ilişkiyi kaygı ve korku duygularıyla eşleştirerek güvenli olmayan bir bağ oluşabilir.
Çocuk ve ebeveyni arasındaki ilişkinin niteliğine göre dört farklı bağlanma stili vardır: Güvenli bağlanma, Kaçıngan bağlanma, Kaygılı bağlanma ve Güvensiz bağlanma. Bu bağlama stilini sizlerle şu şekilde ele alacağız;
Güvenli bağlanmanın oluştuğu çocuk- ebeveyn ilişkisinde çocuğun gereksinim duyduğu tüm ihtiyaçlar karşılanmıştır. Ebeveynleri güvende olduğunu, iyi bakıldığını hissetmesi için ihtiyaçlarına karşı özenli ve duyarlı yaklaşmaktadır. Bunun sonucunda çocuk, ilerleyen yaşamında kendisini yakınlık ve samimiyet duygularında rahat hisseden, yakın ilişkiler kurmaya açık ve devam ettirmeye istekli, duygularını ve ihtiyaçlarınızı ifade eden bir yetişkin olacaktır. Kaçıngan bağlanmanın oluştuğu ilişkilerde ise ebeveyn çocuğun ihtiyaçlarına yönelik duygusal açıdan uzak, soğuk ve reddedici bir tutum sergilemektedir. Bunun sonucunda ise çocuk bağımsız ve kendine güvenen, değişken insanlara bağlanmak istemeyen, yakın ilişkileri bağımsızlığını tehdit eden bir unsur olarak gören bir yetişkin haline gelebilir. Kaygılı bağlanmanın oluştuğu çocuk- ebeveyn ilişkisinde ise ebeveyn çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenme konusunda tutarsız yaklaşmaktadır. Bunun sonucunda, çocuk ihtiyaçlarının karşılanması için savaşan, sevgi, samimiyet, ilgi ve güvenlik konusunda kendini korumaya yönelik sorgulayan davranışlar sergileyen bir yetişkin olabilir.
Bağlanma kavramını literatüre kazandıran Bowlby göre, bağlanma şemaları çocukların bakıcılarıyla yaşadıkları binlerce deneyimin özeti olarak oluşmaktadır ve bunların hayatın ilerleyen dönemlerinde, başkalarının davranışlarını tahmin etmek için farkında olmadan kullandığımız bilinçdışı refleks tahminler haline gelmektedir. Bu sebeple çocukken oluşturduğumuz şemalar hayatımızın ilerleyen dönemlerinde kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkilerimizde etkinleşerek bizi ya yakınlık aramaya ya da yakınlıktan kaçmaya yöneltebilir; duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanacağı konusunda partnerimize güvenme yeteneğimizi etkileyebilir.
Hadi bu durumu bir örnek ile ele alalım. Sosyal bir ortamda olduğunuzu hayal ediniz. Bu ortam eğitim gördüğünüz sınıf, çalışmakta olduğunuz işyeri ya da eve dönüş yolunuz olabilir. Bulunduğunuz ortamda bir kişiyle karşılaştınız. Size doğru bakıyor ve selam veriyor olsun. İşte bu noktada sizde … (noktalı alanı düşünerek doldurmanızı rica ediyorum) şeklinde bir tepki veriyorsunuz. Sizce vereceğiniz tepki nasıl olurdu?
Bağlanma stilimiz, biz etkileşim kuracağımız kişi ya da kişilerin farkına varmadan otomatik olarak etkinleşirler. Yani iletişime geçeceğimiz kişiyle ilgili algımız farkındalığa ulaşmadan yüzlerce milisaniye önce bağlanma şemalarımıza göre hızlı ve otomatik bir şekilde değerlendirmeler yaparız. Böylece şemalarımıza dayalı bilinçdışı değerlendirmeler, o kişiyle yaşadığımız biliş düzeyindeki deneyimlerimizi şekillendirir.
Yapılan araştırmalara göre, insanların sahip oldukları bağlanma stili zaman içerisinde tutarlılık göstermesine rağmen yeni yetenekler öğrenerek ve pratik yaparak bağlanma stilini değiştirebilmekte ve daha güvenli bir bağlanma stili oluşturabilmektedir. İşte bağlanma stilinizi değiştirmeye başlamak için birkaç yol; Öncelikle bağlanma biçiminizi fark etmeye yöneliniz. Bunun için kaygılı ve kaçıngan davranışlarınızın farkında olmaya başlamanız değişimin ilk adımıdır. Bu adımla birlikte ne hissettiğinize dikkat ediniz. Duygularınızı partnerinizle, arkadaşlarınızla ve en önemlisi kendinizle paylaşınız. Kendinizi dinlemeye dair zaman tanıyarak ilişkiye dair düşünce, ihtiyaç ve isteklerinizi belirleyeniz. Bunları yaparken kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapmayı ihmal etmeyiniz. Değiştirmek istediğiniz yanlarınıza ek olarak güçlü yanlarınızı ve başarılarınızı kabul ediniz. Ve tüm bu süreci yalnız başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Profesyonel bir yardım almak için bir terapistle çalışmaya önem gösteriniz.
Umarım bu yazı bağlanma stilinizi ve onun ilişkilerinizi nasıl etkilediğini anlamanıza biraz ışık tutmuştur. Değişme kararı verirseniz, bunun için kendinize karşı sabırlı ve nazik olmayı unutmayınız.
Cozolino, Louis (2014). İnsan ilişkilerinin nörobilimi. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları. İstanbul.
Matin, Sharon (2018). What’s My Attachment Style and Why Does It Matter. PsychCentral.
Psikolog Eda Demirel